Pokemon GO gibi bir oyunun bağımlılık yapıp yapmadığı, özellikle 2016’daki çıkışından bu yana sıkça sorulan bir soru. Cevap, hem evet hem hayır olabilir, çünkü bu durum oyunun doğasından çok, oyuncunun yaklaşımı ve davranışlarıyla ilgilidir. Şöyle açıklayabilirim:
Pokemon GO, diğer birçok mobil oyundan farklı olarak, oyuncuyu fiziksel olarak dışarı çıkmaya ve hareket etmeye teşvik eden “artırılmış gerçeklik” (AR) teknolojisine dayanır. Bu, onu sağlıklı bir hobiye dönüştürebilecek en büyük avantajıdır. Yürüyüş yapmak, yeni yerler keşfetmek, hatta diğer oyuncularla sosyalleşmek için harika bir motivasyon kaynağı olabilir. Bu açıdan bakıldığında, oyun, zaman yönetimi iyi yapıldığı sürece oldukça faydalı bir aktiviteye dönüşebilir.
Ancak, oyunun tasarımı da bir bağımlılık yaratma potansiyeli taşır. “Bir tane daha yakalayayım”, “Şu kadar kilometre daha yürüyeyim de yumurtadan çıksın” veya “Özel bir etkinlik sadece bugün var” gibi düşünceler, kişiyi planladığından çok daha fazla zaman harcamaya itebilir. Oyun, ödül mekanizmasını sürekli ve öngörülemeyen aralıklarla çalıştırır (rastgele karşınıza çıkan nadir Pokemon’lar gibi). Bu, psikolojide “aralıklı pekiştirme” olarak adlandırılır ve davranışı sürdürmek için en güçlü yöntemlerden biridir; tıpkı bir kumar makinesi gibi.
Bağımlılık riski, oyunun hayatınızın merkezine ne kadar yerleştiğiyle ölçülür. Eğer oyun yüzünden;
-
İş, okul veya ailevi sorumluluklarınızı ihmal etmeye başladıysanız,
-
Fiziksel güvenliğinizi riske atarak (yolda yürürken telefonla ilgilenerek) oyun oynuyorsanız,
-
Oyun için planlanmamış finansal harcamalar yapıyorsanız,
-
Oynamadığınız zamanlarda bile aklınız sürekli oyundaysa,
Bu durumda bir bağımlılık geliştirmiş olma ihtimaliniz yüksektir.
Sonuç olarak, Pokemon GO’nun kendisi nötr bir araçtır. Onu faydalı bir yürüyüş arkadaşı ve sosyal etkileşim aracına dönüştürmek de, zamanınızı ve dikkatinizi kontrolsüzce tüketen bir bağımlılığa dönüştürmek de büyük ölçüde sizin elinizdedir. Gerçek dünyayla sanal dünyayı dengeleyebilmek, keyif almanın ve olası risklerden kaçınmanın en önemli anahtarıdır. Her şeyde olduğu gibi, farkındalık ve ölçülü olmak en iyi çözümdür.